Ada’nın Kalbi: Anfield’dan Dumbarton’a Dört Hikâye
Bu yazıda Remarkable Football Grounds kitabından faydalanılmıştır.
Bugün sizlerle yaklaşık 6 ay sürmesini planladığım bir yolculuğa çıkıyoruz. Dünya genelinde gerek ev sahipliği yaptığı takımın başarısı, gerekse yapının bulunduğu coğrafi konum olsun farklı farklı alanlarda adına ün yapmış stadyumları gezip, görüp hikayelerini anlatacağım. Gelin ilk seriyle başlayalım..
Anfield – Kop’un Gölgesinde, Bir Şehrin Kalbi
Liverpool’u anlatmanın kolay tek bir yolu yok ama iyi bir başlangıcı var: Anfield’a gitmek..
Bu stat sadece bir futbol sahası değil; kentin hafızası, yas tutma biçimi ve neşelenme şekli. Liverpool halkı (tabii ki Everton’luları tenzih ederim), sevincini de acısını da burada dışa vuruyor. Dışarıdan bakınca kırmızı koltuklar, yüksek tribünler, klasik bir İngiliz stadyumu… Fakat o duvarların ardında 100 yılı aşkın bir tarih duruyor.
“Kop” mesela. Bugün futbolun en meşhur tribünlerinden biri. İsmini, 1900’lerin başında Güney Afrika’daki Spion Kop Tepesi’nden alıyor. 1900 yılında, Boer Savaşı sırasında burada hayatını kaybeden Liverpool’lular anısına, Liverpool Echo gazetesinin spor editörü Ernest Edwards tribüne Kop adını vermiş. O günden beri, o tribün sadece tezahürat yapılan yer değil, bir anma mekanı da olmuş oluyor.
Keep reading with a 7-day free trial
Subscribe to 2bira1maç to keep reading this post and get 7 days of free access to the full post archives.