Royal Ascot & Gazi Koşusu - Şapkada Kraliyet mi Rüzgarda Cumhuriyet mi?
Ada'nın en prestijli spor organizasyonlarından biriyle daha karşınızdayız..
Royal Ascot denince aklınıza ne geliyor? Belki de henüz çok bir şey gelmiyor ancak bu yazıyı okuduktan sonra bir miktar fikir sahibi olacaksınız. Kraliyet ailesi, gösterişli şapkalar, ve tabii ki dünyanın en prestijli atları ve onları izleyebileceğiniz at yarışları. Ancak bu şölen, sadece bir spor etkinliği değil; İngiliz geleneklerinin, aristokrasinin ve modanın bir araya geldiği benzersiz bir deneyim. Bu noktada ‘e ne işiniz var sizin orada’ dediğinizi duyar gibiyim, hak vermemek zor :) Yine de gelin, Royal Ascot’un tarihine, günümüzdeki etkisine ve biraz da bizim Gazi Koşusu ile olası köprülerine göz atalım.
Stil ve Şapka Zarafeti
Royal Ascot, modanın yarış pistinden oldukça rol çaldığı bir yer. Buraya gelen insanların ilk dikkat ettiği şey, giyim kuşamları. Öyle ki belirli kurallara uymazsanız yarış köyüne alınmamanız çok olası. Royal Ascot ‘dress code’ bazılarına “kraliyet sertifikası” kazandıracak kadar detaylı (biz kazanamadık, sorun değil seneye yine deneriz). Yarış köyü içerisindeki alanların ayrı ayrı dress code’ları var ve buradaki kurallar sınıf farklılığını iliklerinize kadar hissettiriyor. Örneğin, Royal Enclosure’a girmek istiyorsanız, erkeklerin jilet gibi frag takım elbise ve monokrom şapka ile Peeky Blinders’ı geçince ilk çıkıştan çıkmaları gerekirken; kadınlara dekoltesiz elbise ve şapka zorunlu İşte o görüntüler! . Queen Anne Enclosure ise biraz daha esnek; kravat şartıyla resmi bir takım elbise ya da kadınlar için askılı elbise ile içeri teşrif edebilirsiniz*. Village Enclosure’da ise stil kır düğünü havasında ama yine de düzenli bir şekilde şık**. Windsor Enclosure, nispeten rahatlığı ile dikkat çekiyor; ancak yine de “smart daywear” şart Ne olursan ol gel, Mevlana kreasyonu.
Burada asıl gösteriyi yapan elbette ki şapkalar (atlardan sonra). Kadınların kafasındaki devasa tasarımlı şapka ve türevleri, modanın yarış pistinde de ne kadar etkili olduğunun bir kanıtı. Evet, Royal Ascot’da şapka sadece bir aksesuar değil; bir nevi kimliğiniz. Gazi Koşusu’nda da bu benzerliği görmek mümkün.
Tam Bir Royal Ascot Deneyimi
Royal Ascot’a gitmek, sadece bir yarış izlemekten çok daha fazlası, bunu iliklerimize kadar hissettik diyebilirim. Sabahın nispeten erken saatlerinde Londra’dan trene binip Ascot kasabasına vardığınızda, atların yarattığı/yaratacağı esintiyi gelen insanların kıyafetlerinden çoktan yakalamıştık. Yaklaşık 10 dakikalık bir yürüyüşün ardından kapılara yaklaştık. Kendi biletimizin olduğu bölüme yani Village Enclosure’a geldiğimizde kıyafetlerin ışıltısında eksilen bir parça dahi olmamıştı. İçeri girdikten sonra, tabii ki de, ilk iş olarak Pimm’s sürahilerini (evet sürahi) kaparak Kraliyet Konvoyu’nu izlemek için hızlı adımlarla kendimize bir yer bulmaya çalıştık. Şapka, elbise ve hatta smokinlerin parıldadığı bir alanda, kendimizi mini bir zaman makinesinde gibi hissettik.
Sürahilerimizi aldıktan sonra saat 14:00’te Kraliyet Atlı Konvoyu’nu izlemek, günün en beklenen anlarından biriydi oradaki herkes için. Kral ve diğer kraliyet ailesi üyelerinin ihtişamını seyrettikten sonra, yarışların heyecanı başladı. Bir gün boyunca toplamda altı yarış yani 6’lı ayak vardı ve biz de ortamın ihtişamından olacak, tahminlerimizi yaptık. Bu yarışların bazıları bizim de sonradan öğrendiğimiz üzere dünyanın en prestijli Grup 1 yarışlarıymış. Gold Cup, Queen Anne Stakes gibi yarışları kazanmak, jokeyler ve at sahipleri için bir kariyer zirvesi, bir nevi at yarışlarının Şampiyonlar Ligi diyebiliriz.
Yarışlar arasında canlı performanslar, envai çeşit yiyecek ve içecekler (ekip yine ağırlığınca içip eve sağ salim dönmeyi başardı bu arada!) ve tabii ki Royal Ascot’un vazgeçilmezi ‘old school’ at yarışı bahisleri... Yan yana kurulmuş belki de 10 adet bahis bürosu ilgilimizi çekti. Büro dediğime bakmayın, başında eski usul bir kasket önünde ‘Osman Pazarlama’ tadında bir tabela ile değişen oranlarla size bahis oynatan insanlar. Elimize verilen fişten hallice bahis kuponlarımızla biz de heyecana ortak olduk.
Biletler ve Erişim
Bilet almak isteyenler için çeşitli seçenekler mevcut. Queen Anne Enclosure biletleri gününe göre £75 ile £90 arasında değişiyor. Village Enclosure biletleri biraz daha uygun fiyatlı; £60 ile £85 arasında. Windsor Enclosure biletleri ise en uygun fiyatlı olanlar ve £35 civarında bulunabiliyor. Ancak Royal Enclosure bölgesine giriş çok daha sıkı bir protokol gerektiriyor; davetiye ya da kraliyet ailesinden olmanız gerekiyor. Ulaşım için ise trene binerek Londra’dan sadece bir saat uzaklıkta olan Ascot, ulaşım konusunda oldukça kolay. Trenden indikten sonra ise daha önce bahsettiğim gibi kısa bir yürüyüşten sonra alana varabiliyorsunuz.
Türkiye ile Royal Ascot Arasında Bir Köprü
Royal Ascot ve Türkiye’nin yarış dünyası arasında direkt bir bağlantı olmasa da, at sevgisi bu iki coğrafyanın ortak tutkusudur. İngiltere’de başarılı olan bazı safkanların, sonrasında Türkiye’ye transfer edilmesi, iki taraf arasında bir köprü işlevi görüyor. Örneğin, Time Test gibi önemli atlar, çok sayıda Grup yarışı zaferiyle dikkat çekmiştir. Ayrıca, Türkiye Jokey Kulübü’nün uluslararası alanda kurduğu temaslar ve ortaklıklar, bu dostluk köprüsünü daha da güçlendirmiştir.
Gazi koşusu için ise Türkiye’mizin Royal Ascot’u dersem çok da yanlış söylemiş olmam. Birbirlerinden ayrıldıkları temel nokta, Royal Ascot tepeden inme hükümranlığı onurlandırırken; Gazi Koşusu, ulu önderimiz Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’ün anısına düzenlenmektedir. Daha hafifletilmiş kıyafet koşullarıyla soylu ve asilliği övmek yerine şıklık ve asalete önem veren bir kıyafet yönetmeliği mevcut Gazi Koşusu’nda.
3 yaş safkan İngiliz atlarının hayatında yalnızca bir kez koşabileceği bu yarışta atlar kadar jokeyler de önemli elbette. Belki de kırılması en zor olan rekor Ahmet Çelik’te. Kendisi 7 yıl art arda Gazi Koşusu’nu kazanmıştır. 89. Gazi Koşusu’nda ‘Renk’ isimli safkanla başlayan galibiyet serisi sırasıyla, Grey Storm, Piano Sonata, Hep Beraber, The Last Romance, Call to Victory ve Burgas isimli safkan ile 95. Gazi Koşusu’nda son bulmuştur. Ancak en çok yarış kazanma rekoru Mümin ‘Hoca’ Çılgın’a ait. Kendisi Gazi Koşusu’nu 1960 ve 1991 yılları dahil olmak üzere tam 9 kez kazanma başarısını göstermiştir. Atların yalnızca bir kez katılabildiğini söylemiştim fakat orada da en iyi derece rekoru var. At yarışlarının ucundan bucağından geçmişseniz bu ismin Bold Pilot olduğunu tahmin etmişsinizdir. 96 yılında yaptığı 2.26.22’lik derecesi ile Özdemir Atman’ın sahibi olduğu Bold Pilot hala rekoru elinde bulundurmakta.
Eğer at yarışı ve moda için yüreğinizde yer varsa, Royal Ascot deneyimi tam size göre. Bizim Gazi Koşumuz diyebileceğim bu heyecanı hem yaşamak, hem de dünya standartlarında bir organizasyonu görmek üzerine bir de kendinizi bir masaldaymış gibi hissetmek isterseniz, tecrübe etmeniz gereken bir organizasyon Royal Ascot.. Belki de bir gün, Gazi Koşusu’ndan çıkan bir at ya da jokey, Royal Ascot sahnesinde kendine yer bulur; kim bilir?